Bir yıldız düşünün… Antik Mısır’dan Türk efsanelerine, Kuran’dan Pinokyo masalına, masonik inançtan Hollywood filmlerine kadar pek çok yerde geçiyor olsun… Göklerin gizemli yıldızı Siriüs’e dair hikayemiz başlıyor…
Her zaman olduğu gibi, asıl konuya geçmeden önce, konunun temelleri hakkında biraz bilgi verelim.

Siriüs, Güneş’ten 8,6 ışık yılı uzaklıkta, kütlesi ondan 2 kat daha büyük, aynı zamanda ~26 kat daha parlak olan bir yıldız ve aslında tek değil 2 yıldız: Siriüs A ve Siriüs

O kadar parlak bir yıldız ki, gece gökyüzünde görebildiğimiz yıldızlardan en parlak olanı.
Şehir ışıklarının gökyüzünü boğan o yapay aydınlığı bile, onun parıltısını engelleyemiyor. Şehirden uzak yerlerdeki parlaklığı ise insanlık tarihi boyunca pek çok şeye ilham olmuş.

Siriüs’ü ilginç kılan şey, sadece gökyüzündeki en parlak yıldız olması değil, aynı zamanda gökyüzündeki 88 takımyıldızdan biri olan “Büyük Köpek Takımyıldızı”nda yer alması.

Takımyıldıza neden köpek denildiğinin cevabı aslında açık: uzun yıllar önce yıldızlara bakanlar, yıldızların şeklini büyük bir köpeğe benzetmiş.
Ancak Çinlilere ve bizim atalara göre bu bir köpek değil, ulu bir kurt idi (bizim efsanelerdeki kurt nereden geliyor sizce?)

İlginçlikler burada da bitmiyor. Bu takımyıldız, Avcı (Orion) diye bilinen meşhur takımyıldızın yanında yer alıyor.
Yani gökyüzüne baktığınızda, elinde oku olan bir avcı ve onun yanında büyük bir köpek(kurt) görüyorsunuz. Siriüs ise köpeğin(kurdun) kalbinde inci gibi parlıyor.

Bu manzara; Yunanlılara göre avcı ve köpeğini, bizim atalara göre göklerin bekçisi ve onun kurdunu (aynı zamanda Oğuz Kağan’ın kurdu), Hintlilere göre cennete (Siriüs’e) sadık dostu köpek ile giden bir adamı, Azteklere göre köpek şeklindeki tanrı Xolotl’u temsil ediyordu.
Tüm bu benzetimlerde en çok önem verilen, kutsiyet atfedilen şey tabii ki Siriüs idi. Siriüs kelimesi aslında Romalılardan kalma, Türkçe’deki karşılığı Akyıldız. Arapça’da Şi’ra diye geçiyor, Çinliler Huşi, Yunanlılar ise Seirios diyor.
Antik Mısır inancında hem Siriüs’ün, hem de köpeğin çok büyük önemi vardı.
Takvimler Siriüs’e göre ayarlanır, onun gökte olmadığı zamanlarda ölüler gömülmez, hayatın devamını Siriüs’e bağlarlardı. Köpek başlı tanrı Anubis ise ölülerin tanrısıydı onlar için.

İslamiyetle tanışmadan önce Arapların taptığı çok şey vardı ve bunların önemli bir kısmı gökyüzünde olanlardı, yani Güneş, Ay, gezegenler ve yıldızlar.
Farklı kavimlerin farklı tanrıları vardı ama hemen hepsinin ortak taptığı şeylerden biri Siriüs ya da Şi’ra yıldızı idi

Çünkü Şi’ra, aynı zamanda kısmetin, şanşın ya da güzel geleceğin kaynağıydı ve bu nedenle Araplar için Şi’ra yıldızının yeri ayrıydı.
İslamiyet geldikten sonra, Necm Suresi 49. ayette bu duruma işaret ediyordu: “ Doğrusu Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur”
Yıldız manasına gelen Necm suresindeki bu ayet araplara; taptığınız, inandığınız, bir şeyler beklediğiniz o yıldızı yaratan da Allah’tır, yıldıza değil, onu yaratana tapın mesajını veriyordu.
Eski Türklerde bu yıldız, yer ile gök arasındaki kapıydı, aynı zamanda gökten inen Kök-Böri’nin yani Gök-Kurt’un geldiği yerdi.
Dişi Kurt (Asena) gökten yere inmiş, onlara yardımcı olmuştu. Olanlar, bizim meşhur destanlarda uzun uzun anlatılmıştı.

Gökyüzündeki avcı, yeryüzünde Oğuz Kağan olarak temsil edilmiş; gökteki 3 yıldız, yerde Oğuz Kağan’ın 3 okuna, eğik biçimde dizilmiş yıldızlar ise Oğuz Kağan’ın yayına dönüşmüştü.
Destanda ise, Oğuz Kağan 3 ok ve yayını oğulları arasında bölüştürüyordu.


Zaman geçtikçe komutanlar Kök-Böri ünvanını almış, kurt kutsal bir sembol olarak metinlerde, paralarda, sembollerde yerini almıştı.
Cumhuriyet Dönemi’nde basılan paranın üstünde bile kurt resmi vardı.

Siriüs, aynı zamanda masonluğun en kutsal sembollerden biri ve her an, her yerde olanı, her şeyi göreni, yani Tanrısal gücü temsil ediyor.
Erkeği temsil eden Osiris, dişiyi temsil eden Isis ile birleşmiş ve parlak yıldız Horus doğmuştur, Horus ise gücünü Siriüs’ten almıştır

Masonların meşhur, her şeyi göreni sembolize eden ve Amerikan doları dahil pek çok yerde olan üçgen içindeki göz Horus’u, gözün etrafındaki ışınlar ise Siriüs’ü simgeliyor.
Siriüs aynı zamanda masonlar için ulaşılması gereken en yüksek makam demek.

Washington’daki meşhur dikilitaş (Osiris), kubbe (Isis) ile birlikte Horus’u meydana getiriyor ve mimaride sembolizmin kullanıldığı en meşhur örneklerden birini temsil ediyor (Bu kısım, komplo teorisi olarak da değerlendirilebilir).

Siriüs ve içinde bulunduğu köpek takımyıldız, hiç beklemediğimiz yerlerde bile karşımıza çıkabiliyor. Mesela Pinokyo masalında.
Pinokyo’yu yazan Collodi, meşhur bir masondu ve yazdığı masala bazı masonik sembolleri, gizli olarak yerleştirmişti.

Bunlardan biri de Siriüs yıldızıydı. Gepetto Usta, “gökyüzündeki en parlak yıldıza” kendisine bir çocuk vermesi için dua ediyor, Siriüs’ün parlak mavi rengini temsil eden ve gökten gelen mavi renkli bir peri, Pinokyo’ya yol gösteriyordu.

Siriüs, filmlerde de karşımıza çıkıyor. Bazen Harry Potter’e doğru yolu gösteren vaftiz baba olarak, bazen de Truman Şov’da Truman’a yol gösterici bir işaret olarak.

Temmuz ve Ağustos aylarındaki sıcak havaları anlatırken kullanılan“Köpek Günleri” de Siriüs’ten geliyor, çünkü bu zamanlarda Siriüs, Güneş ile birlikte doğuyor
Komplo teorilerinden efsanelere, mitolojik tanrılardan filmlere kadar pek çok şeye konu olmuş bu yıldız geçmişte pek çok insanı etkiledi, hayatını değiştirdi.
Eskisi gibi olmasa da, günümüzde de farklı şekillerde etkisini göstermeye devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor.
Lagari Bey